Hoşgeldiniz.Sitemiz bu tarihten itibaren yeniden güncelleniyor.İlginiz için teşekkür ederiz.
Google'dabu sitede

49-islam-akaidi-Kafirleri-Dost-edinmek-2

search,arama motorları,arapça dersleri,arapça seti indir,ilahiyat arapça,arapça pdf

Bu Konuda Mazeret Kabul Edilip Edilmeyen Şeyler


Bazı kişileri kafirleri dost edinmeye mazeret olarak şunları getirebilir: Mal, mülk ve mevkilerini kaybetme korkusu. Bunların hiçbiri mazeret olarak kabul edilmez. Bunlar şeytanın insanlara fısıldadığı mazeretlerdir. Allah ise yalnız ikrahi mazeret kabul etmektedir.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Kalbi imanla dolu olduğu halde inkara zorlanan hariç, kim iman ettikten sonra, Allah'ı inkar eder, kalbini açık tutarsa, işte Allah'ın gazabı onların üzerinedir. Bunlara büyük bir azab da vardır. Bunun sebebi dünya hayatını ahiret'e tercih etmeleri ve Allah'ın kafirleri doğru yola sevk etmemesidir." (Nahl: 106-107)

"Mü'minler mü'minleri bırakıp da kafirleri dost edinmesinler. Kim böyle yaparsa Allah'tan bekleyebileceği hiçbir şey yoktur. Ancak onlardan sakınmanız hali (takiyye) müstesna. Allah sizi kendisinden sakındırır. Sonunda dönüş ancak Allah'a' dır."(Al-i İmran: 28)

Burada unutulmaması gereken şudur ki kalp hiçbir zaman kafirlere meyil göstermeyecektir. Mazeret olarak kabul edilen zorlayıcı baskının

(ikrahı Mülcie) sınırları nelerdir?

Bunlar ölüm tehdidi, sakatlık bırakacak işkence, vücuttan bir parçanın kesilmesi ve Şafiilere göre müslümana faydalı olan bir zenginin tüm malının elinden elinden alınmasıdır. Bunların dışında mevki ve makam elde etmek veya elinden kaçırmamak için, mal, mülk, çocuk ve vatan için veya buna benzer dünyevi menfaatler için küfür sözü söylemeyi Allahu Teala mazeret olarak kabul etmiyor. Allahu Teala zorlayıcı baskı karşısında küfür sözü söyleyebileceği bildiren ayeti zikrettikten sonra dünya sevgisi ve dünyalık menfaatler için küfür sözü söyleyenlerin mazeretlerini kabul etmeyeceğini bildirerek şöyle buyuruyor:

"Bunun sebebi dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden dolayıdır. Ve Allah kafirleri doğru yola eriştirmez." (Nahl:107)

Allahu Teala başka bir ayette mü'minleri bırakıp kafir anne, baba ve kardeşini dost edinenlerin kafir olduğunu bildirerek şöyle buyuruyor:

"Ey mü'minler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa babalarınızı ve kardeşlerinizi dostlar edinmeyin.Sizden kim onları dost edinirse işte onlar zalimlerin ta kendileridir. Ey Muhammed! De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız elde ettiğiniz mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz ticaretiniz ve hoşlandığınız evleriniz Allah'tan, resulünden ve Allah yolunda cihat etmekten sizin için daha fazla sevgili ise Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez."(Tevbe:23-24)

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile Allah'a ve Rasulü ne karşı sevgi beslediklerini göremezsin. İşte Allah'ın onların kalplerine yazmış ve katından bir nur ile onları desteklemiştir. Onların altlarından ırmaklar akan ve içlerinde temelli kalacakları cennetlere koyar . Allah onlardan razı olmuştur, onlarda O'ndan razı olmuşlardır. İşte bunlar Allah'tan yana olanlardır. İyi bilin ki saadete erecek onlar Allah'tan yana olanlardır." (Mücadele:22)

Allah (c.c) kendilerine bir kötülük isabet edeceğinden korkarak Yahudi ve hristiyanları dost edilenlerin mazeretleri kabul etmeyerek şöyle buyuruyor:

"Ey iman edenler ! Yahudi ve hristiyanları veliler edinmeyen (Yani onlara dostluk göstermeyin ve yardım etmeyin.) Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları veli edinirse o da onlardandır. Allah zulmeden kimseleri doğru yola eriştirmez.Kalplerinde hastalık bulunanların onlara doğru koştuğunu görürsün "Bize bir kötülük isabet etmesinden korkarız" derler. Umulur ki Allah bir fetih ihsan eder veya katından bir emir getirir de içlerinde gizlediklerine pişman olurlar."(Maide: 51-52)

Bu ve bunun gibi olan nasslar gösteriyor ki ancak Ammar bin Yasir'in durumu ve buna benzer durumlar gerçek anlamda bir ikrah olarak kabul edebilir. Bunun dışındaki durumlar küfre girmek için hiç bir zaman mazeret olarak kabul edilemez.

İkrah (zorlama) edilen işkence altında, kalbi imanla dolu olmak şartıyla küfür sözü söyleyebilir. Fakat ikrah ortadan kalktıktan sonra hemen imanını açıklaması gerekir. Eğer imanını açıklamazsa kafir olduğuna hükmedilir. Zorlama anında kişinin küfrü söylemeyip sabretmesi daha efdaldir. Bununla ilgili deliller çoktur.

Habbab b. Eret (r.a)'den şöyle rivayet edilmiştir:

"İslam'ın ilk günlerinde Rasulullah (s.a.s)Kabe'nin gölgesinde kaftanını yastık yapmış dayandığı sırada kendisine (Kureyş müşriklerinin işkencelerinden şikayet ettik:

"Ya Rasulullah! Bizim için Allah'tan yardım dileyemez misiniz? Bunların zulmünden kurtulmamız için Allah'a dua etmez misiniz?" demiştik. Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Sizden önceki ümmetler içinde öyle kişi bulunmuştur ki, müşrikler tarafından onun için yerde bir çukur kazılır, o kişi çukura başı dışarıda kalarak gömülürdü. Sonra bir testere getirilip, başı üstüne konularak ikiye bölünürdü de bu işkence o mü'mini dininden döndürmezdi.Bir başkası da demir taraklarla etinin altında ki kemiğiyle siniri taranarak işkence o mü'mini dininden döndürmezdi.

Ashabım! Allah'a yemin ederim ki, şu İslam dini herhalde ve muhakkak kemale erecektir. Öyle ki, koyun sahibi, kurt yanlarında iken koyunlarını bırakıp San'a'dan Hadramut'a kadar gidecek, Allah'tan başka hiçbir şeyden korkmayacaktır. Fakat, ashabım acele ediyorsunuz." (Buhari-Müslim)

İkrah karşısında küfür sözü söylemeyip işkence ve eziyetlere sabretmenin, ruhsatı seçerek küfür sözü söylemekten daha hayırlı olduğunu gösteren başka bir delil de Kur'an'ı Kerim'de zikredilen Ashabı Uhud'un kıssasıdır.Kafirler bu imanlı topluluğu dinlerinden döndürmek için hendek kazıp içini ateşle doldurduktan sonra onları getirerek küfür sözü söylemeleri için zorlarlar ve söylemeyeni ateşe atmak suretiyle öldürürlerdi. Bu imanlı ve sabırlı kişiler, ölüm tehdidi karşında bile küfür sözü söylemeyip Allah yolunda işkence ve eziyetlere k sabretmek suretiyle canlarını feda etmekten çekinmezlerdi.

Allahu Teala bu imanlı kişiler hakkında şöyle buyuruyor:

"Hazırladıkları hendekleri tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenlerin canı çıksın!" (Buruc:4-7)


0 yorum :

Yorum Gönder