Hoşgeldiniz.Sitemiz bu tarihten itibaren yeniden güncelleniyor.İlginiz için teşekkür ederiz.
Google'dabu sitede

53-islam-akaidi-Ehli-Kebairin-Durumu

arama motorları,arapça dersleri,arapça seti indir,ilahiyat arapça,arapça pdf

Büyük Günahları İşleyenin Durumu


Allah'a iman edip şirk koşmayarak ölen kişi muhakkak cennete girecektir. Ölmeden önce işlediği günahlardan dolayı tevbe ederse Allah onu affeder ve o kişi cehenneme girmeden cennete girer. Tevbe etmeden ölürse bu kişinin durumu Allah'a kalmıştır.İsterse günah nisbetinde kuluna azab eder, isterse onu affeder.Fakat hiçbir zaman cehennemde sonsuza kadar kalmaz.

Tevhid ehli olup Allah'a şirk koşmayan, Allah'ın helal ve haram sınırlarını değiştirmeyen, günah işlediğinde meşrulaştırma izlenimi vermeyen ve işlediği günahtan dolayı sıkıntı duyan kişi cehennemde ebedi olarak kalmayıp mutlaka cennete girecektir.

Tevhid ehli olmayıp Allah'a şirk koşan, Allah'ın haramlarını meşrulaştıran kişi ne kadar hayır amel işlerse işlesin cennete giremeyecek ve ebedi olarak cehennemde kalacaktır. Kitap ve sünnette bu konu ile ilgili birçok deliller vardır.



Hz. Osman (r.a)'den Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

"Kim La ilahe illallah'ın manasını bilerek ölürse cennete girer."

( Müslim)

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Ya Eba Hureyre! Şu bostanın arkasında kalbi yakinen şeksiz inanarak La ilahe illallah'a şehadet eden her kime rastlarsan onu cennet ile müjdele." (Müslim)

Ubade İbn Samid (r.a)'den Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

"Kim Lailahe illallah'a şehadet edip Allah'ın tek olup, ibadette O'na hiçbir ortak olmadığına, hz. Muhammed (s.a.s)'in O'nun kulu ve rasulü olduğuna, hz. İsa (a.s)'ın O'nun kulu, Rasulü ve O'ndan bir ruh olduğuna, "Ol" kelimesinin hz. Meryem'e yöneltildiğine, cennet ve cehennemin hak olduğuna şehadet ederse, ne yaparsa yapsın Allah onu cennete sokar." (Buhari Müslim)

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Allah'ı rab, İslam'ı din, Muhammed (s.a.s)'i O'nun rasulü olarak kabul eden kişi imanın tadına varmıştır."(Müslim)

Enes b. Malik (r.a)'den:

Rasulullah (s.a.s)'in şöyle dediğini işittim, demiştir:

"Kıyamet günü geldiğinde ben şefaat eder ve: Ya Rabbi! Kalbinde hardal tanesi kadar imanı olanları cennete koy diye dua ederim, bunlar cennete girerler. Sonra ben: Ya Rabbi! Hardal tanesinden az imanı olanları da koy, diye şefaat ederim."

Enes b. Malik der ki: "(Az bir imanı) dediği sırada ben Rasullulah'ın parmaklarına bakar gibiyim. O parmaklarını birbirine bitiştirerek işaret ediyordu." (Buhari Müslim)

Ebu Zerr (r.a)'den Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Bana Rabbim tarafından gelen Cibril bir kere daha gelmiş ve "Ümmetinden her kim Allahu Teala'ya hiçbir şeyi ortak tanımayarak ölürse, o kimse cenneti girer" diye haber verdi." Ben:

" Ya Rasulullah! O adam zina ettiği ve hırsızlık yaptığı halde cennete girer mi?" diye sordum. Rasulullah:

"Evet, zina ettiği ve hırsızlık yaptığı halde de cennete girer" diye cevap verdi.(Buhari Müslim)

Bazı hadislerin zahirinden; Büyük günah işleyenlerin imanı olmadığı, bazılarından Rasulullah (s.a.s)'in büyük günah işleyenlerden beri olduğunu, bazılarından ise büyük günahların küfür veya şirk olarak isimlendirildiği anlaşılır. Bu gibi hadisler daha önce zikrettiğimiz temel kaideye uygun olarak tevil edilmesi gerekir. Bu hadislerin bazılarını aşağıda zikredeceğiz.

1 - Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

Müslümana sövmek fısk, onunla savaşmak küfürdür." (Buhari Müslim)

Buradaki kişi yaptığı işi helal saymadıkça İslam milletinden çıkmaz.

2 - Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Benden sonra birbirinizin boyunlarını vuran kafirler gibi olmayın."(Buhari Müslim)

Haram olduğunu bildiği müddetçe kafir olmaz.

3- Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Allah'tan başkası adına yemin eden kişi şirke girmiştir."

(Ahmed Tirmizi Hakim)

4- Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"İnsanlar arasında yaygın iki şey vardır ki küfürdür. Suya sövmek ve ölülere karşı feryat etmek."(Müslim)

5- Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Zina eden kişi mü'min olarak etmez. Hırsızlık eden kişi mü'min olarak etmez, içki içen kişi mü'min olarak içmez. Sonra tevbe için ihtimal vardır.' (Buhari Müslim)

6- Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Bize silah çeken bizden değildir. Bizi aldatan bizden değildir." (Müslim)

Bizim yolumuza uygun hareket etmemiştir anlamında.

7- Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Ölülerin arkasından yanaklarını döven, elbiselerini yırtan, feryat ederek ağlayan, cahiliyye adetlerini yapan bizden değildir." (Buhari-Müslim)

Bunlara benzeyen hadisler çoktur. Bu hadislerin zahiri yalnız Hariciler almışlardır. Fakat ehli sünnet bunu daha önceki kaideye göre te'vil etmişlerdir. Ehli sünnetin görüşü:

Bu gibi hadislerde geçen küfür kelimesi İslam dininden çıkarmayan küfran-ı nimettir.bazıları günah işleyeni korkutmak ve günahı büyütmek içindir...

yoksa İslam'dan çıkartmak manasından değildir.Bazıları ise bunları helal saydığı için kafir olur.

Alimlerin ittifakına göre günah işleyen mü'minin işlediği günah ne onu kafir yapar ne de imanı ondan kaldırır.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Allah şüphesiz, Allah yolunda savaşıp öldüren ve öldürülen mü'minlerin canlarını ve mallarını Tevrat, İncil ve Kur'an'da söz verilmiş bir hak olarak cennete karışlık satın almıştır. Verdiği sözü Allah'tan çok tutan kim vardır? Öyleyse yaptığınız alışverişe sevinin, bu büyük başarıdır.

Ey Muhammed!Allah'a tevbe eden, kullukta bulunan, O'nu öven, O'nun uğrunda gezen, rüku ve secde eden, uygun olanı buyurup fenalığı yasak eden ve Allah'ın yasaklarını koruyan mü'minlere de müjdele."

(Tevbe: 111-112)

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Mü'minler saadete ermişlerdir. Onlar namazlarında huşu içindedirler. Onlar boş şeylerden yüz çevirirler. Onlar eşleri ve cariyeleri dışında mahrem yerlerini herkesten korular. Doğrusu bunlar yerilemezler. Bu sınırları aşmak isteyenler, işte bunlar aşırı gidenlerdir. Onlar emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler. Namazlarına riayet ederler. İşte onlar temelli kalacakları Firdevs cennetine varis olanlardır." (Mü'minun:1-11)

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"İnananlar ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer, ayetleri okunduğu zaman bu onların imanlarını arttırır. Ve Rablerine güvenirler, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarf ederler. İşte gerçekten inanmış olanlar bunlardır. Onlara Rablerinin katında mertebeler, mağfiret ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır."(Enfal: 2-4)

Bu ayette Allahu Teala Mü'minlerin yapması farz olan ve yasaklanan şeyleri bildiriyor. Sonra Allahu Teala ayetlerde ve hadislerde imanı bozan şeyleri açıklamıştır. İmanı bozan şeylerin dışında kalan büyük günahları yapan mü'min bu günahları helal saymadığı ve pişman olduğu müddetçe kendisinden ancak imanın kemali ve ihlası kaldırılır. İman kaldırılmaz. Denilebilir ki, bir kişiye iman ismini ondan kaldırmadan "Sen Mü'min değilsin" demek nasıl olur?

Mü'min olan kişiye mü'min değildirden kasıt imanı çıkması değildir. Araplar bunu çok kullanırlar.

Mesela sanatkar olan bir kişi işini güzel yapmadığında ona "sen sanatkar değilsin" deriz. Burada kastedilen bu kişinin sanatkar olamadığı değil yaptığı işin iyi olmadığıdır. Veya bir çocuk babasına karşı gelince ona 'sen onun çocuğu değilsin" dendiğinde kastedilen çocuğun onun hakiki öz çocuğu olmadığı değildir. Bunun gibi hadislerde Rasulullah (s.a.s)'in büyük günah işleyenler hakkında buyurduğu: "Bizden değildir" sözlerinden kastedilen şey "Bize itaat eden, bizim yolumuza uyan, yolumuzu muhafaza edenlerden değil" demektir. Yoksa "kafirdir" anlamında değildir. Zahirinden bazı günahları işleyen kişi hakkında: "İmanı yoktur, küfür işlemiş veya Rasulullah'tan beri olmuştur" şeklinde anlaşılan hadislerde kastedilen küfrün; imanı kaldıran, İslam'dan çıkartan küfür olmadığını, tevil edilmesi gerektiğini gösteren deliller:

1- Büyük günah işleyenlerin; hatta hadislerde belirtilenlerden daha büyük günah işleyen kişinin cehennemde sonsuza kadar kalmayacağına dair deliller vardır. Mesela zina, hırsızlık, Müslümanlara sövmekten ve ölü üzerine ağlamaktan daha büyük günahtır.

2- Bu alametler küfür alameti olsaydı, bunları işleyen kişiler mürted olup, mürtedin dünyadaki hükmü olan öldürülmeyi hak ederlerdi. Halbuki bu günahları işleyen kişilerin cezası ölüm değildir. Mesela hırsızın eli kesilir, zina eden bekar ise celdedilir. Kazf eden veya içki için celdedilir. Bu kişilerin cezalarının bu olduğu ayet ve hadisle sabittir. Bunlar kafir olsalardı cezaları ölüm olurdu. Çünkü Rasulullah:

"Dinini değiştireni öldürün." buyurdu.(Buhari)

3- Kur'an ayetlerinde, büyük günah işleyen kimseler, mü'min olarak isimlendiriliyor ve mü'minlerle olan iman kardeşliğinin devam ettiği bildiriliyor.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Ey inananlar! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı: Hür ile hür insan, köle ile köle ve kadın ile kadın öldüren kişi, kardeşi (ölenin akrabaları) tarafından güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunan elem verici azab vardır."(Bakara: 178)

Allahu Teala bu ayette müslümanı öldüren kişiyi Müslümanlardan ayrı tutmuş ve ölen kişinin mü'min kardeşi olarak vasıflandırmıştır.

Aynı şekilde Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Eğer müminlerden iki topluluk birbirleriyle savaşırlarsa, onların aralarını düzeltiniz; eğer biri diğeri üzerine saldırırsa, saldıranlarla, Allah'ın buyruğuna dönmelerine kadar savaşınız; eğer dönerlerse aralarını adaletle bulunuz, adil davranınız. Şüphesiz Allah adil davrananları sever. Şüphesiz mü'minler birbiri ile kardeştirler. Öyle ise dargın olan kardeşlerinizin arasını düzeltin, Allah'tan sakının ki size acısın."(Hucurat: 9-10)

"Büyük günahları işlemek, insanı sonsuza kadar cehennemde bırakmaz" diyen ehli sünnet, "bunlara azab edilmez" diyen Mürcie gibi değildir. Mürcie "imanla beraber hiçbir şey zarar vermez" düşüncesindendir. Mürcie'nin bu sözü, Kur'an ve sünnete muhaliftir. Çünkü günah işleyenlere azab edileceğine dair ayetler vardır. Allah, korkuttuğu azabla muhakkak azab edecektir. Hatta çok fazla günah işlemek kişinin küfür ve irtidatına sebep olabilir. Kişi heva ve hevesine uyarak günah işlediğinden bu onu Allah'ın emrini ve Rasulullah'ın sünnetini inkara götürebilir. Devamlı günah işlemek kalbi öldürür. Kişi artık o hale gelir ki işlediği günahlara kılıf uydurarak haramı helal görmeye başlar ve bu yüzden mürted ve kafir olmuş olur.

Mürcie "Kim Lailahe illallah'ın manasını bilerek ölürse cennete girer" hadisindeki cennete girmeyi azabsız olarak ele almıştır. Halbuki cennete girmek için ille de azab görmemek şart değildir.

Mürcie görüşlerinin doğruluğunu ispat etmek için aşağıdaki ayeti delil almıştır:

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"İnananlara ve yararlı iş işleyenlere sakınırlar, inanırlar, yararlı işler işlerler, sonra haramdan sakınıp iyilik yaparlarsa daha önceleri yapmış olduklarından dolayı sorumluluk yoktur. Allah iyi davrananları sever." (Maide:93)

Halbuki bu ayet, içki haram kılınmadan önce içki içmiş olup da bu hal üzere ölen sahabeler hakkında inmiştir. Daha önce öldükleri için onlara günah yoktur. Bu ayet indikten sonra Kudame İbn Abdullah içki içti. ve bazı kişiler de onula beraber içtiler ve bu ayeti kendilerine deli aldılar. Bunların durumu Ömer b. El-Hattab'a ulaşınca, Ömer b. El-Hattab, Ali İbn Ebi Talib ve diğer sahabeler onlar hakkında şöyle hüküm verdiler: "İçkinin haramlılığını kabul ederlerse celdedilir, bu ayeti te'vil edip helal olduğunu iddia ederlerse mürted olarak öldürülürler." Ömer (r.a) Kudame'ye: "Sen Allah'tan korkup iman edip salih amel işleseydin içki içmezdin" dedi.(Taberi)

İçki Uhud savaşından sonra haram kılındı. Bazı sahabeler içki haram kılınmadan önce içki içip ölen sahabelerin durumunu sordular bunun üzerine bu ayet nazil oldu.

Büyük ve küçük günahları işleyen kimselerin kafir olamasa da mü'min, Allah korkusundan dolayı büyük ve küçük günah işlemekten devamlı uzak durmalıdır. Bunlar küçüktür, zarar vermez, demesi doğru değildir.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Bu, sizin kuruntularınıza ve kitap ehlinin kuruntularına göre değildir. Kim fenalık yaparsa cezasını görür, kendisine Allah'tan başka ne dost ve ne de yardımcı bulur."(Nisa: 123)

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Bir kul bir günah işlerse, kalbinde siyah bir nokta olur. Tevbe ederse bu siyah nokta temizlenir. Tevbe etmeyip de günah işlemeye devam ederse bu siyah nokta büyür ve nihayet bütün kalbi kaplar."

(Tirmizi Nesei İbn'i Mace) (Tirmizi bu hadis için "Hasensahih" dedi.)

İşte aşağıdaki ayette geçen ve kalbin siyah noktalarla kaplanması anlamında olan "Ran" kelimesiyle anlatılmak istenen budur.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Hayır,hayır onların kazandıkları kalplerini paslandırıp köreltmiştir."(Mutaffifin:14)

Hasan el Basri şöyle dedi:

" Günahı terk etmek tevbeyi istemekten daha iyidir."

(Ezzavacir-An-Ertikap el Kebair c: 1s: 12)

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Size yasakladığım şeylerden uzak durun, emrettiğim şeyleri gücünüz yettiği kadar yapın." (Buhari Müslim)

Hadise dikkat edilirse Rasulullah (s.a.s) yasakladığı şeyler için gücünüz yettiği kadar dememiş, fakat emrettiği şeyler için böyle demiştir. Bunlardan uzak durmak şarttır, çünkü onlar tehlikelidir.

Fudayl İbn İyad dedi ki:

" Senin katında günah ne kadar küçülürse Allah katında o kadar büyür. Senin katında ne kadar büyürse Allah katında o kadar küçülür."

Selef şöyle dedi:

"Günahlar küfrün potasıdır. Çünkü: "Küçük günahların çoğu kalbi sertleşir. Her hayır kalpten çıkar ve bunu devamlı işlediğinde şeytanın dostu olmuş olar ve sonuçta şeytan onun küfründe başka şeye razı olmaz ve onu küfre sokar. Şüphesiz Rasulullah (s.a.s) bazı günahlar konusunda daha şiddetli davranmış ve bunları yapanların daha çok azabı hakkettiklerini söylemiştir. Bazı günahları helak edici orak zikretmiş ve büyük günah olarak isimlendirmiştir."

Abdurrahman b. Ebi Bekir'in babasından şöyle rivayet olunmuştur:

(Bir kere) Rasulullah (s.a.s) (Ashaba) üç defa:

"Büyük günahların en büyüğünü size bildireyim mi?" buyurdu. Ashab:

"Evet, bildir ya Rasulullah!" dediler. Rasulullah (s.a.s):

"Allah'a şirk koşmak, ana babaya eziyet etmektir" buyurdu. Sonra dayanmakta iken doğrulup oturdu. Hemen:

"İyi dinleyin, bir de yalan yere şehadettir" buyurdu. Rasulullah bu sözü tekrarladı ki biz:

"Keşke sussa" dedik.(Buhari Müslim)

Ebu Hureyre (r.a)'den Rasulullah (s.a.s)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

"Helak edici olan yedi şeyden çekininiz!"

"Ya Rasulullah bu yedi şey nedir?" diye sordular.

Rasulullah (s.a.s)

"Allah'a şirk koşmak, sihir, haklı öldürülenler müstesna Allah'ın haram kıldığı bir nefsi öldürmek, faiz kazancı yemek, yetim malı yemek, düşmana hücum sırasında harpten kaçmak, zinadan masum olup hatırından bile geçmeyen müslüman kadınlara zina isnad etmek." dedi. (Buhari Müslim)

Abdullah b.Amr (r.a)'den rivayete göre Rasulullah (s.a.s) şöyle demiştir:

"Büyük günahların en büyüğünden birisi kişinin anasına babasına sövmektir." buyurmuştu. Mecliste bulunanlar:

"Ya Rasulullah! Kişi anasına, babasına nasıl söver?"diye sordular. Rasulullah:

"O kimse birisinin babasına söver?" diye sordular. Rasulullah: "O kimse birisinin babasına söver, o da, buna karşılık onun babasına söver, birisinin anasına söver o da buna karşılık onun anasına söver" buyurdu.

(Buhari Müslim)

Bunun gibi günahları zikredip büyük günah olarak isimlendiren rivayetler vardır. Fakat büyük günahları bir sayı ile sınırlandırmak mümkün değildir.

Büyük günahların belli bir sayı ile sınırlandırmamış olmamasının hikmeti:

İnsanları, büyük günaha girmekten korkutarak bütün günahlardan sakındırmaktır. Bununla beraber alimlerin çoğu, günahları büyük ve küçük olarak ayırmışlardır. Şüphesiz her günahta Allah'a karşı gelmek vardır. Fakat bazı günahlar (kötülük bakımından) diğer günahlardan daha fazla günahtır.

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:

"Hiç şüphesiz Allah kıskanır. Muhakkak mü'min de kıskanır. Allah'ın kıskanması Allah'ın mü'mine haram kıldığı şeyi mü'minin işlemesidir." (Buhari Müslim)

İbn Mes'ud (r.a)'den Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

" Doğrusu mü'min günahlarını tepesine dikilmiş ve üzerine yıkılacak bir dağ gibi görür. Kötü insan da günahlarını burnunun ucuna konmuş ve bir şöyle etmekle uçup gidecek sinek gibi görür. " (Buhari )

Bilal İbn Sa'd (r.a) "Yaptığın günahın küçüklüğüne değil onu kime karşı yaptığına bak" demiştir.

0 yorum :

Yorum Gönder