Hoşgeldiniz.Sitemiz bu tarihten itibaren yeniden güncelleniyor.İlginiz için teşekkür ederiz.
Google'dabu sitede

Kitap>>Emali-Serhi-Oku

search,arama motorları,arapça dersleri,arapça seti indir,ilahiyat arapça,arapça pdf


Allâh’ın Zâtı ve Sıfatları İle İlgili Beyitler
1. “Yekûlü’l-abdü fî bedi’l- emâlî – Li-tevhîdin bi-nazmin ke’l-leâlî.”
Tercümesi:
“Bu kul Emâlî’nin başlangıcında, inciler gibi saf ve berrak bir nazım ile, Rabb’ini tevhîd ve akâid ilmi için der ki.”
2. “İlâhü’l- halki Mevlânâ kadîmün – Ve mevsûfun bi-evsâfi’l-kemâli.”
Tercümesi:
“Mahlûkâtın ilâhı olan Mevlâmız kadîm’dir. Ve kemâl sıfatlarıyla muttasıftır.”
3. “Hüve’l-hayyü’l-müdebbiru külle emrin – Hüve’l-hakku’l-mukaddiru zü’l-celâli.”
Tercümesi
“Allah Teâlâ “Hayy’dır,” ezelen ve ebeden hayat sâhibidir, ölmez. O, her işi idâre edendir. Yine O, mevcûdiyeti ve ûlûhiyyeti gerçek olandır, azamet sâhibidir.”
4. “Mürîdü’l- hayri ve’ş-şerri’l- kabîhi – Velâkin leyse yerdâ bi’l-muhâli.”
Tercümesi:
“Allah Teâlâ, hayrı ve zaten çirkin olan şerri irâde edendir. Fakat muhâle yâni şerre, kötü fiillere rızâsı yoktur.”
5. “Sıfatullâhi leyset ayne zâtin-Ve lâ ğayren sivâhu ze’nfisâli.”
Tercümesi:
“Allâh’ın sıfatları zâtının aynı değildir. (Yâni sıfatlar zat içinde erimemiştir). Aynı zamanda zâtından ayrı ve kopuk da değildir.”
6. “Sıfâtu’z-Zâti ve’l ef’âli turren-Kadîmâtün masûnâtü’z zevâli.”
Tercümesi:
“Allah Teâlâ’nın zâtî ve fiilî sıfatlarının hepsi kadîmdir, ezelîdir. Yok olmaktan korunmuşlardır.”
7. “Nüsemillâhe şey’en lâ ke’l eşyâ – Ve zâten an cihâti’s sitti hâli.”
Tercümesi:
“Allah Teâlâ’yı (varlık mânâsında) şey diye adlandırırız, fakat (yaratılmış) şeyler gibi değil. Bunun yanında O’nu altı yönden (mekândan) münezzeh olarak “zât” diye de vasıflandırırız.”
8. “Ve leyse’l ismü ğayren lil müsemmâ-Ledâ ehli’l - basîreti hayri âli.”
Tercümesi:
“Ümmetin en hayırlısı olan basiret ehline, yâni Ehl-i sünnete göre, isim müsemmânın gayrı değil (aynı)dir.”
9. “Vemâ in cevherün rabbî ve cismün-Velâ küllün ve ba’zun zû’ştimâlî.”
Tercümesi:
“Benim Rabbim cevher de cisim de değildir. Yine O, parçalardan oluşmuş bir bütün veya bütünü oluşturan parça değildir, bir de O, yaratılmışlık özelliklerine de sâhip değildir.”
10. “Ve fi’l ezhâni hakkun kevnü cüz’in- Bilâ vasfi’t- tecezzî, ye’bne hâlî.”
Tercümesi:
“Bölünmeyi kabul etmeyen en küçük parçanın mevcûdiyeti, (cüz-i lâ-yetecezzâ) aklen sâbittir. Ey dayımın oğlu (bunu böyle bil).”
11. “Ve me’l-Kur’ân’u mahlûkan teâlâ-Kelâmu’r-Rabbi an cinsi’l-makâli.”
Tercümesi:
“Allâh’ın zâtı ile kâim olan Kur'ân mahluk (sonradan oluşmuş) değildir. Rabb’in kelâmı ses ve harften oluşan lâfız konumunda bulunmaktan münezzehtir.”
12. “Ve Rabbü’l-arşi fevka’l-arşi lâkin-Bilâ vasfi’t-temekküni ve’t-tisâli.”
Tercümesi:
“Arşın Rabbi arşın fevkinde (üstünde)dir. Fakat bu, mekân tutmak ve arşa temas etmek şeklinde değildir.”
13. “Ve met’teşbîhu li’r-rahmâni vechen-Fe-sun an zâke esnâfe’l-ehâli.”
Tercümesi:
“Rahmân olan Allâh’ı herhangi bir şeye benzetmenin meşrû bir yolu yoktur. Şu halde müslüman halkı bu tür yanlış inançlardan korumaya çalış.”
14. “Ve lâ yemdî ale’d Deyyân-i vaktün- Ve ezmânün ve ahvâlün bi hâli”
Tercümesi:
“Bütün insanları hesaba çekecek olan Allâh’ın üzerinden vakit ve zaman geçmez; O’na hiçbir şekilde değişiklik de ârız olmaz.”
15. “Ve müstağnin ilâhî an nisâin-Ve evlâdin inâsin ev ricâli.”
Tercümesi:
“Benim ilâhım kadından ve eşten müstağnîdir. Kız ve erkek evlâttan da müstağnîdir, bütün bunlara ihtiyâcı yoktur.”
16 “Kezâ an külli zî avnin ve nasrin-Teferrede zü’l-celâli ve zü’l-meâlî.”
Tercümesi:
“Yine azamet ve yücelikler sâhibi olan Allah, her türlü yardımcıdan ve destekçiden de münezzehtir.”
17. “Yümîtü’l halka kahran, sümme yuhyî -Fe yeczîhim alâ vefkı’l hısâli”
Tercümesi:
“Mahlûkâtı eşsiz gücüyle öldürür, sonra diriltir. Amellerine mukâbil onlara cezâ ve mükâfaat verir.”
18. “Li ehli’l-hayri cennâtün ve nu’mâ –Ve li’l küffâri idrâkü’n nekâli”
Tercümesi:
“Mü’minler için cennet ve nîmetleri, kâfirler için ise, azâba mâruz kalmak vardır.”
19. “Velâ yefne’l-cahîmu ve le’l-cinânu -Ve lâ ehlûhümâ ehlü’ntikâli”
Tercümesi:
“Cehennem ve cennet yok olmazlar. Bunların halkı da çıkıp başka bir yere intikâl edecek değildir.”
20. “Yerâhu’l mü’minûne bi-gayri keyfin–Ve idrâkin ve darbin min misâli.”
Tercümesi:
“Mü’minler Cenâb-ı Hakk’ı, cennette keyfiyetsiz (nicelik ve niteliksiz) görürler. Ayrıca bir cisim görüyormuş gibi O’nu idrak edemedikleri gibi herhangi bir şeye de benzetmiş olamazlar.”
21. “Fe-yensevne’n-naîme izâ reevhu–Feyâ hüsrâne ehli’l i’tizâli”
Tercümesi:
“Mü’minler, cennette Rabb-i Zülcelâl ile şereflendikleri zaman, oradaki hadsiz nîmetleri unuturlar. Ey likâullâhı inkâr eden Mûtezile mensupları! Sizin hüsranınız büyük olacaktır.”
22. “Ve mâ in fi’lü-aslah- zû’ftirâzin-Ale’lhâdî’l mukaddesi zi’t-teâlî.”
Tercümesi:
“Kul için en elverişli olan fiili yaratmak, hidâyet ve kudreti elinde bulunduran, her eksiklikten münezzeh yüce Allah için gerekli değildir.”
Nübüvvet İle İlgili Beyitler
23. “Ve Ferzun lâzimün tasdîku rüslin- Ve emlâkin kirâmin bi’n-nevâli.”
Tercümesi:
“Peygamberleri tasdik etmek farzdır ve gerekli olan bir şeydir. Cenâb-ı Hakk’ın çeşitli lütuflarına mazhar olan meleklerin varlığını benimsemek zarûrîdir.”
24. “Ve hatmü’r-rüsli, bi’s-sadrül muallâ- Nebiyyin Hâşimiyyin zî cemâli”
Tercümesi:
“Hak elçilerinin sona erdirilmesi, Allah tarafından yüceltilmiş o büyük önderle gerçekleşmiştir; Kureyş’in Hâşimî koluna mensup, cemal ve kemâl sâhibi o peygamberle.”
25. “İmâmu’l enbiyâi bila’htilâfin- Ve tacü’l asfiyâi bie’htilâli.”
Tercümesi:
“O, tereddütsüz peygamberlerin önderidir. Yine o, şüphesiz seçkin kulların tâcıdır.”
26. “Ve bâkın şer’uhû fî külli vaktin-İlâ yevm’il kıyâmeti ve’rtihâli”
Tercümesi:
“Onun tebliğ ettiği din, dünyâdan göçüşün ve kıyâmetin kopma zamânına kadar dâima mevcut olacaktır.”
27. “Ve hakkun emru mi’râcin ve sıdkun-Fe-fîhi nassu ahbârin avâlî.”
Tercümesi:
“Mi’râc hâdisesi gerçekten vaki olup doğrudur. Mi’râc hakkında yüksek mertebede (meşhur ve mütevâtir) haberlerin açık beyânı vardır.”
28. “Ve mercüvvün şefâatü ehl-i hayrin- Li-ashâbi’l kebâiri ke’l-cibâli.”
Tercümesi:
“Enbiyâ’nın ve hayırlı kimselerin şefaâti, dağlar gibi büyük günahları da olsa mü’minler için umulmaktadır.”
29. “Ve inne’l enbiyâe lefî emânin- Ani’l-isyâni amden ve’nizâli.”
Tercümesi:
“Muhakkak ki, nebîler kasden Allâh’a âsi olmaktan ve nübüvvet mertebesinden düşmekten korunmuşlardır.”
30: “Ve mâ kânet nebiyyen kattu ünsâ-Velâ abdün ve şahsun zü’f tiâli.”
Tercümesi:
“Hiçbir zaman kadın, köle ve kötü fiil sâhibi peygamber olmamıştır.”
31. “Ve Zülkarneyni lem yu’ref nebiyyen- Kezâ Lukmânü fa’hzer an cidâli
Tercümesi:
“Zülkarneyn ve Lokman nebî olarak bilinmemişlerdir. Bu konuda tartışma yapmaktan sakın.”
32. “Ve Îsâ sevfe ye’ti sümme yütvî- Li-deccâlin şakıyyin zî habâli.”
Tercümesi:
“Hz. İsâ, kötü ve bozguncu deccâli yok etmek için ileride bir gün gelecektir.”
33. “Kerâmâtü’l velîyyi b-idâri dünyâ- Lehâ kevnûn fe-hüm ehlü’n-nevâli.”
Tercümesi:
“Dünyâ âleminde velînin kerâmetlerinin vukûu sâbittir, velîler ilâhî lütuflara mazhar olmuş kullardır. Allah Teâlâ’nın velî kullarına ihsânı, atiyyesidir.”
34. “Ve lem yefdul velîyyün kattu dehren- Nebiyyen ev resûlen fî’ntihâli”
Tercümesi:
“Hiçbir zaman velî, İslâm’a mensubiyet açısından şerefi nebî veya resûlden aslâ üstün değildir.”
35. “Velî’s-sıddîkı rüchânün celiyyûn- Ale’l-ashâbi min gayri’htimâli.”
Tercümesi:
“Ebû Bekir es-Sıddîk, sahâbiler üzerinde şüphe götürmez bir üstünlüğe sâhiptir.”
36. “Ve li’l-Fârûki ruchanûn ve fadlün- Alâ Osmâne zinnûreyni âli ”
Tercümesi:
“Ömer’ül Fâruk’un, yüksek değere sâhip Osmân-ı Zinnûreyn üzerinde, üstünlüğü ve tercih hakkı vardır.”
37. “Ve Zınnûreyni hakkan, kâne hayren- Min’el-Kerrâri fî saffi’l kıtâli.”
Tercümesi:
“Gerçekten Osmân-ı Zinnûreyn, harp saflarında korkusuzca olan Ali’den daha hayırlıdır.”
38. “Ve li’l-kerrâri fadlün ba’de hâzâ- ale’l-ağyâri turren lâ tubâli.”
Tercümesi:
“Bundan sonra o savaşkan Ali’nin de diğer sahabîlere üstünlüğü mevcuttur; sen artık başka iddialara önem verme.”
39. “Velî’s sıddîkati’r rüchânü fa’lem- Ale’z-Zehrâi fî ba’dıl hılâli.”
Tercümesi:
“Şunu da bil ki, Âişe-i Sıddîka’nın, bâzı hasletlerde Fâtımâtü’z-Zehrâ üzerine tercih hakkı vardır.
40. “Velem yel’an yezîden ba’de mevtin- Sive’l miksâri fi’l iğrâi gâli.”
Tercümesi:
“Fesat ve bozgunculukta ileri gidenler dışında, öldükten sonra Yezîd’e, selef-i sâlihînden kimse lânet etmedi.”
İman İle İlgili Beyitler
41. “Ve îmânü’l-mukallidi zü’ itibârin- Bi-envâi’d-delâili ke’n-nisâli.”
Tercümesi:
“Kendisi araştırmayıp başkasına özenerek inanan kimsenin îmânı, okun ucundaki sivri demir gibi kesin delillerle mûteberdir.”
42. “Ve mâ uzrun li-zî aklin bi-cehlin- Bi-Hallâki’l-esâfili ve’l-eâlî.”
Tercümesi:
“Alt ve üst âlemlerin (yerin ve göklerin) yaratıcısını bilmemekte, akıl sâhiplerinin hiçbir özrü bulunamaz.”
43. “Ve mâ îmânü şahsın hâle be’sin- Bi makbûlin li-fakdi’l-imtisâlî.”
Tercümesi:
“Ölüm sancılarını hissettiği sırada kişinin îman etmesi –ölümle karşı karşıya gelmeden önce îman etme emrine uymadığı için-mûteber değildir.”
44. “Ve mâ ef’âlü hayrin fî hisâbin-Mine’l-îmâni mefrûda’l-visâli.”
Tercümesi:
“Hayırlı davranışlar ve ibâdetler îmânın aslından sayılmamıştır, ne var ki bunlar dış görüş îtibarıyla îmanla berâber bulunur.”
45. “Ve lâ yukdâ bi-küfrin ve’rtidâdin- Bi-ahrin ev bi-katlin ve’htizâli.”
Tercümesi:
“Bir kimsenin zîna etmesi, adam öldürmesi ve soygun yapması sebebiyle onun dinden çıkıp kâfir olduğuna hükmedilemez.”
46. “Ve men yenvi’rtidâden bâ’de dehrin- Yesır an dîni hakkın ze’nsilâli.”
Tercümesi:
“Kısa veya uzun bir süre sonra dinden çıkmaya niyet eden kimse, hemen o anda hak dinden sıyrılıp çıkmış sayılır.”
47. “Ve lafzu’l-küfri min gayri’tikâdin- Bi tav’in reddü dînin biğtifâli.”
Tercümesi:
“İfâde ettiği mânâyı benimsemeden ve herhangi bir icbar altında kalmadan, küfür gerektiren bir sözü sarf etmek gafletle dîni reddetme konumundadır”.”
48. “Ve lâ yuhkem bi küfrin hâle sekrin- Bi-mâ yehzî ve yelğî bi’rticâli.”
Tercümesi:
“Sarhoşluk hâlinde, hezeyânla ve düşünmeden söylediği boş sözlerle, sarhoşun küfrüne hükmedilmez.”
Âhiret İle İlgili Beyitler
49. “Ve me’l-ma’dûmu mer’iyyen ve şey’en- Li fıkhin lâha fî yümni’l hilâli.”
Tercümesi:
“Yok olana Allâh’ın rü’yeti (görme sıfatı) ilişki kurmaz, böylesine “şey” de denmez. Bu kesin karara uğurlu hilâle bakarken bende doğan bir anlayış vâsıtasıyla ulaştım. (Zîrâ hilâl doğmadan görünme konumunda bulunmuyordu. Doğuşu yavaş yavaş yükselince görünür hâle gelir ve mevcut olur).”
50. “Ve ğayrâni’l-mukevvenü lâ ke-şey’in- Maa’t-tekvîni huzhu li’ktihâli.”
Tercümesi:
“Onlar ayrı ayrı şeylerdir, yâni yaratılmış (mükevven) ile yaratma sıfatı (tekvin) aynı şey değildir; bu sözümü al ve gözlerine sürme yap (benimse).”
51. “Ve inne’s-suhte rızkun mislü hıllin- Ve in yükrah mekâlî küllü kâli.”
Tercümesi:
“Her ne kadar, bütün buğzedenler sözümü beğenmese de, muhakkak haram da helâl gibi rızık kavramı içinde yer alır.”
52. “Ve fi’l-ecdâsi an tevhîdi Rabbî-Seyublâ küllü şahsın bi’s-suâli.”
Tercümesi:
“Kabirlerde her şahıs, Rabbimin birliğinden imtihana tâbi tutulacaktır.”
53. “Ve li’l-küffâri ve’l-füssâki yukdâ- Azâbü’l kabri min sûi’l-fiâli.”
Tercümesi:
“Kâfirlere ve âsî mü’minlere, kötü fiillerinden dolayı kabir azâbı icrâ edilir.”
54. “Duhûlü’n-nâsi fi’l-cennâti fadlün-Mine’r-rahmâni yâ ehle’l-emâlî.”
Tercümesi:
“Ey bu kitabımı okuyup dinleyen kimseler! (Şunu bilin ki) insanların cennetlere girmesi esirgeyip bağışlayan Allâh’ın bir lütuf ve keremidir.”
55. “Hisâbü’n-nâsi bâ’de’l-ba’si hakkun- Fe-kûnû bi’t-teharruzi an vebâli.”
Tercümesi:
“İkinci dirilişten sonra insanların hesâba çekilmesi mutlaka gerçekleşecek bir husustur. Şu halde dünyâda insanlara yönelik haksız davranışlardan sakının.”
56. “Ve yu’ta’l-kütbü ba’dan nahve yumnâ- Ve ba’den nahvu zahrin ve’ş-şimâli.”
Tercümesi:
“Amel defterleri bâzılarına (mü’minlere) sağdan, bâzılarına da (kâfirlere) arkadan veya soldan verilir.”
57. “Ve hakkun veznü a’mâlin ve ceryin- Alâ metni’s-sırâtı bile’htibâli.”
Tercümesi:
“Amellerin tartılması ve sıratın üzerinden geçilmesi haktır ve bu hükmün gerçek dışı herhangi bir yönü yoktur.”
58. “Ve mercüvvün şefaatü ehli hayrin- Li-ashâbi’l kebâiri ke’l-cibâli”
Tercümesi:
“Allah nezdinde makbul kulların, dağlar kadar bile olsa kebâir işleyenlere şefaati umulan bir şeydir.”
59. “Ve li’d-deavâti te’sîrün belîğun- Ve kad yenfîhi ashâbu’d-dalâli.”
Tercümesi:
“Duâların doğacak sonuçlara belirgin bir tesiri vardır. Ne var ki dalâlet sahipleri (Mu’tezile) bu gerçeği reddetmektedir.”
60. “Ve dünyânâ hadîsün ve’l-heyûlâ- Adîymü’l-kevni fe’sma’ bictizâli.”
Tercümesi:
“Dünyâmız (ve dolayısıyla içinde yaşadığımız tabiat) sonradan yaratılmıştır; öz maddenin var oluşu da yokluktan sonra gerçekleşmiştir. Sen bu gerçeği sevinçle duyup anlamalısın.”
61. “Ve li’l-cennâti ve’n-nîrâni kevnün- Aleyhâ merrün ahvâlin havâli.”
Tercümesi:
“Çeşitli bölümleriyle cennet ve cehennem şu anda mevcuttur. Üzerlerinden nice yıllar gelip geçmiştir.”
62. “Ve Zü’l-îmâni lâ yebkâ mukîmen- Bi-şûmi’z-zenbi fî dâri’ş-tiâli.”
Tercümesi:
“Îman sâhibi günahlarının olumsuz tesiriyle, ateşi tutuşturulmuş cehennemde ebedî kalmaz.”
63. “Lekad elbestü li’t-tevhîdi nazmen- Bedia’ş-şekli ke’s-sihri’l-halâli.”
Tercümesi:
“Tevhîd ilmine meşrû sihir güzelliğine sâhip, bir şiir elbisesi giydirirdim.”
64. “Yüselli’l-kalbe ke’l-büşrâ bi-ravhin- Ve yuhyi’r-rûha ke’l-mâi’z-zülâli.”
Tercümesi:
“Manzûmem, insanın gönlünü huzur müjdesi gibi ferahlatır, rûhunu da tatlı su gibi diriltir.”
65. “Fe hûdû fîhi hıfzan va’tikâden- Tenâlû cinse asnâfi’l menâli”
Tercümesi:
“Ezberlemek ve muhtevâsına inanmak için manzûmemin denizine dalınız ki, Allâh’ın türlü nîmetlerine nâil olasınız.”
66. “Ve kunû avne hâze’l abdi dehren-Bi-zikri’l-hayri fî hâli’btihâli.”
Tercümesi:
“Bir de, Allâh’a duâ ve niyâzınız sırasında dâima hayırla yâd ederek şu kula yardımcı olunuz.”
67. “Leallellâhe ya’fûhu bi-fadlin- Ve yu’tîhi’s-saâdete fi’l-meâli.”
Tercümesi:
“Umulur ki bu sâyede Cenâb-ı Hak onu keremiyle affeder ve âhirette kendisine saadet lutfeder.”
68. “Ve innî’d-dehre ed’û künhe vu’s î-Li-men bi’l-hayri yevmen kad deâ lî.”
Tercümesi:
“Benim için bir gün duâ eden kimseye, ben ömrüm boyunca ve elimden geldikçe duâ ederim.”

0 yorum :

Yorum Gönder